11 Aralık 2021 Cumartesi Günü Kayseri Kitap Fuarında çok talihsiz bir olay yaşadım. Olayın teferruatını adli bir vaka olması ve kayıtlara geçmesi sebebiyle şimdilik derinlemesine anlatamayacağım ama kabaca fuardaki bir söyleşisinden çıkıp kitap imzalatmak için imzanın olduğu standı ararken o karışıklıkta bulamadım. Başka bir standın görevlisine aradığım standı sormak için durdum. Kalabalığın içinde ben adres sormak için sesimi duyurmaya çalışırken o sırada yakınımda duran bir beyefendi tarafından hırsızlık yapmak gibi tamamen asılsız bir iddia sebebiyle tokat yedim ve yere yığıldım. Sonrasında ” Bana engelli numarası yapma! Diyerek bağıran beyefendi gerçekten engelli olduğumu fark edince özür dilemek yerine “Hem engellisin hem hırsız” Diyerek asılsız ideasını sürdürmeye beni tanıyan insanlardan, etraftan gelen tepkiler sonrasında ise “Ben engellilere saygılıyım ama bu hırsız” Diyerek asılsız ideasını ısrarla sürdürmeye devam etti. Olay sonrası hemen ilk iş günü adli mercilere konuyu yönlendirip şikâyette bulundum. Şimdi olaya genel çerçeveden biraz daha geniş bir açıdan bakıp sormak istiyorum. Bu olaydan bir hafta önce Dünya Engelliler Günü sebebiyle engelli bir yazar olan ben başta olmak üzere bütün engelliler saygıyla karşılanıp sevgiyle pamuklara sarılırken o organizasyondan o organizasyona ısrarla davet edilip örnek vatandaş olarak parmakla gösterilirken bir hafta sonrasında ne değişti ki tamimiyle asılsız ve son derece küçük düşürücü bir iddia ile hırsızlık ile suçlanır olduk? Toplum gözünde neden bir hafta gibi kısa bir sürede kirli ve asılsız bir düşünceyle yargılanıp asılır olduk, nefret söylemleriyle taşlanır olduk? Toplum hafızasında 3 Aralık gibi özel günler harici görme engelliler dilenci bedensel engelliler yalancı yalancı olmasalar dahi hırsız mı yani? Ne diyeyim Allah bu düşünceye sahip olanları ıslah etsin bizi de bu asılsız idealardan korusun.
Bu yazıya kayserihakimiyet2000.com/ adresi üzerinden de ulaşabilirsiniz 😊